Günübirlik Yunanistan seyahati kulağa nasıl geliyor bilmem ama uygulamada çok değişik tecrübeler yaşayabileceğiniz bir seyahat olacağı kesin. Esasen amacımız Edirne’yi ziyaret etmek, belki, meşhur yaprak çiğeri yemek, Meriç boyunda gezinmek ya da Karaağaç’ta bir kafede oturup bir şeyler içmekti.
Sonra dedik ki kahvemizi neden komşuda içmeyelim. 🙂
Bu düşünce ile kendimizi Pazarkule sınır kapısında bulduk. Daha önceden edindiğim bilgi ile, Pazarkule sınırından yürüyerek geçişlere izin veriliyordu.
Sınır kapısında yolun bittiği yere kadar arabamız ile gidip yol kenarında bulduğum müsait bir yere arabayı park ettim. Bu şekilde sınıra gelip aracını yolun kenarına park etmiş çok sayıda kişi vardı.
Daha sonra yürüyerek pasaport kontrol noktasına geldik. Buradan çıkış pulunuzu da alabiliyorsunuz. Çok kısa bir sürede pasaport işlemlerimizi gerçekleştirdik ve artık sınırı geçebilirdik.
1-2 dakika yürüdükten sonra sınırımıza ulaştık ve bir kaç adım daha atarak Yunanistan topraklarına yürüyerek geçmiş olduk. Bu noktadan itibaren yaklaşık 20-25 dakika daha yürüyerek Yunanistan sınır kapısına ulaşıyorsunuz. Ulaştığınız yer aynı zamanda Yunanistan’ın sınır köyü olan Kastanies. Neredeyse köyün içerisinde sayılabilecek bir noktada pasaport kontrolümüzü yaptırdıktan sonra kendinizi doğrudan köyün içerisinde buluyorsunuz.
Kastanies(Καστανιές)
Sınırdan geçer geçmez sizi, “Yunanistan’a Hoş Geldiniz” , “Welcome to Greece” yazısı ile karşılıyor bu şirin köy. Oldukça küçük bir köy, Cumartesi öğlen orada olmamıza rağmen çok boştu, kafelerde nerdeyse kimse yoktu. Biraz etrafta gezindikten ve köyün meydanından bir iki defa geçtikten sonra köşedeki bir kafeye oturup birer kahve söyledik. İsmi burada greek coffe olsa da bizim bildiğimiz kahvenin aynısı. Sessiz sakin bir köy, yemek yemek için de uygun yerler mevcut ancak biz, buraya gelen hemen herkesin yaptığı gibi biraz daha ileride bulunan daha büyük bir yer olan Orestiada’ya devam edecektik. Baştaki amaç bir kahve içip dönmek de olsa, madem buraya kadar gelmiştik devam etmeliydik. 🙂
Eğer Arda nehrini görmek isterseniz, bu noktaya oldukça yakın ve yürüyerek de gidip gelebiliyorsunuz. Biz vakit azlığından tercih etmedik.
Orestiada(Ορεστιάδα)
Kastanies köy meydanında bulunan benzinciden Orestiada’ya giden otobüs için bilet alabiliyorsunuz. Otobüs seferleri çok sık değil o nedenle önceden hareket saatini sorup köyde ona göre vakit geçirmeniz daha mantıklı olacaktır ki boşuna beklemek zorunda kalmayın. Bizim için bu noktada şans biraz yardım etti ve biletimizi aldıktan 10 dakika sonra bir otobüs olduğunu öğrendik. Otobüs bileti kişi başı 1.80 euro tek yön. Orestiada’da da bir bilet satış yeri olmasına rağmen dilerseniz gidiş dönüş de bilet alabilirsiniz. Biz öyle tercih ettik.
Kastanies’den hareketle yaklaşık 20 dakika sonra Orestiada’ya vardık. Yol boyunca sol tarafta uzaktan Edirne’yi ve dikkatli bakarsanız Selimiye Camii’ni görebilirsiniz. Yani sınır boyunca güneye inen bir yoldan gidiyorsunuz.
Orestiada da çok büyük bir şehir sayılmaz ancak son derece keyifli bir şehir. İner inmez ana caddesini bulduk. Bu cadde, dikdörtgen formda yapılaşmış bu şehrin ince olan tarafının tam ortasından boydan boya geçiyor ve bir meydanda diğer uzun olan ve kuzeyden güneye inen caddesini kesiyor. Aslında şehrin neredeyse tamamı da bundan ibaret ancak bu kadar alanda bile onlarca kafe, restoran pastane ve benzeri mekanları bulabilirsiniz. Bu güzel ortamda 2-3 saat geçirip geri dönecektik. Çünkü yürüyerek sınırı geçeceğimizden karanlığa kalmak istemiyorduk. Ancak hemen belirteyim 15:30 dan sonra bir daha 18:30 a dönüş otobüsü koymuşlar. Yani madem geldiniz, tüm gününüzü burada geçirmeden gitmeyin diyorlar. 🙂 Hemen otobüsün kalktığı yerin köşesinde bir taksi durağı mevcut ancak mesafenin uzunluğundan biz sormayı bile düşünmedik ve saat 18:30’u beklerken bir de akşam yemeği yemiş olduk. 🙂
Dönüş Zamanı
Geldik, gördük, yedik, içtik ve dönme zamanı geldi. Yine otobüs ile kısa bir seyahatin ardından önce Kastanies ve yürüyerek her iki ülke gümrük kapılarını geçerek arabamıza ulaştık. Giderken gündüz gözüyle geçtiğimiz sınırı bu sefer karanlıkta dönmüştük. Geride bıraktığımız çok hoş hatıralar ile İstanbul’a doğru harekete başladık…