Kapadokya bölgesi ve Kayseri

Kapadokya bölgesi ve Kayseri seyahatim için planladığım gezime İstanbul’dan araba ile başladım. Tüm seyahatim boyunca toplam 1870 km yol kat ederek seyahatimi tamamladım.

Tuz Gölü

İlk durağım olarak ve konaklama yerim olarak Nevşehir’in Ürgüp ilçesini belirledim. Sabah çok erken saatlerde İstanbul’dan hareketle molalar da dahil toplam 8 saatte Ürgüp’e ulaştım.

Yol güzergahı olarak, İstanbul, İzmit, Sakarya, Bolu, Ankara üzerinden Aksaray ve Nevşehir’den geçerek Ürgüp’e ulaşabilirsiniz.

Ankara’yı geçtikten sonra, Şereflikoçhisar ilçesine yakın tuz gölünü ziyaret ettim. Burada aracınızı ücretsiz olarak yol kenarında düzenlenmiş otoparka park edebilir, cafede oturabilir, hediyelik eşyalar alabilir ve hatta göl üzerinde katılaşmış olan tuzun üzerinde yürüyebilirsiniz. Bu bölgeden daha önce araba ile geçmediyseniz mutlaka tuz gölünde durarak bu deneyimi yaşamanızı tavsiye ederim.

Ürgüp

Ürgüp oldukça küçük olmasına rağmen çok güzel bir şehir. Şehrin hemen girişinde sizi peri bacaları karşılıyor, aslında bütün bölge peri bacası olarak adlandırılan ve tamamen doğal yollar ile oluşmuş volkanik kayalardan oluşuyor.

Kalmış olduğum otelin sahibinden edindiğim bilgiye göre bu kayalar, zamanı tam olarak bilinmese de birkaç milyon yıl önce Erciyes Dağı’nın lav püskürtmesi ile buralara kadar ulaşmış ve burada donmuş magma tabakasından oluşuyor.

Bölgeye ilk olarak Hititler yerleşmiş. Çok yumuşak ve şekillendirmeye müsait bu kayaların içerisine bin yıllar önce burayı keşfeden Hıristiyan halk tarafından da barınak olarak oyuklar açılmış hatta yer altı şehirleri ve kiliseler oluşturulmuş.

Şehrin içinde bir meydan, etrafında lokantalar, cafeler ve hediyelik eşya alabileceğiniz bir sürü dükkan bulunuyor. Pide, simit ve ekmek üreten fırınlar aynı zamanda oturmak için masaları da bulunuyor ve pide ve benzeri ürünleri sipariş edip yiyebiliyorsunuz. Ben özellikle simit ve kıymalı pide tavsiye ederim. Müthiş bir lezzette yapıyorlar. Bildiğimiz yumuşak sokak simidi değil de daha kuru ve sert olan özel bir simit çeşidi göreceksiniz ki özellikle bunu tavsiye ediyorum.

Temenni Tepesi

Şehrin ortasında ismi Temenni Tepesi olan oldukça yüksek bir kayalık ve bu kayalığın üzerinde kurulu bir kafeterya var. Üşenmeyip tırmanırsanız oldukça güzel bir panoramik bakış elde edebilirsiniz.

Hitit Hotel

Ürgüp’de konaklamak isterseniz tavsiye edebileceğim bir otel. Gerek şehir merkezine olan yakınlığı, gerekse şehir merkezine girmeden araç ile ulaşılabilir olması ve önünde yoldan ayrı geniş bir park alanının olması oteli hem konum açısından hem de araç park sorunu olmaması açısından çok elverişli yapıyor. Bunun yanı sıra muhteşem bir bahçesi ve aile ortamı sizi evinizde kadar rahat hissettirecek. Zengin kahvaltısı ve işletme sahibinin ilgisi de cabası. İşletme sahibi Orhan Bey’den bölge hakkında çok detaylı bilgi alabiliyorsunuz ve gezebileceğiniz çevre hakkında size hiç üşenmeden çok detaylı anlatımlar yapabiliyor, size yol haritası dahi çıkartıyor. Bahçesinin içerisinde çocuklar için salıncak mevcut ayrıca tarihi kaya oyukları da ilginizi çekebilir.

Avanos

Ertesi gün, kapadokya bölgesi ve Avanos ziyareti için erkenden yola koyuldum. Ürgüp’e oldukça yakın olan Avanos’a arabanız ile 20 dakika gibi bir sürede ulaşabilirsiniz.

Tercih olarak ben Göreme yolu yerine daha kısa olan Kayseri yolu üzerinden gittim. Görme ve Uçhisar’ı da dönüşte ziyaret etmeyi planladım.

Avanos’a vardığınızda sizi Kızılırmağın kenarına kurulu şirin bir şehir bekliyor olacak, Kızılırmak üzerinden ancak karşılıklı olarak iki otomobilin sığabileceği genişlikte tarihi bir köprü göreceksiniz. Bu köprünün üzerinden geçer geçmez kavşaktan sola dönerseniz, aracınızı ırmak kenarında ücretsiz park edebileceğiniz bir otopark bulacaksınız. Burada bir de kafeterya bulunuyor. Daha sonra ırmak kenarından şehir merkezine doğru gezinerek yürüyebilirsiniz.

Avanos’ta yapabileceğiniz en önemli aktivite, kendi eliniz ile seramik yapımı olacaktır. Seramik imalatı yapan bazı dükkanlar size bu imkanı sağlayacaklardır. Dilerseniz, yapmış olduğunuz bir saksı ya da vazoyu (tabii ustanın da yardımı ile  🙂 beraberinizde götürebilir ve hatıra olarak saklayabilirsiniz. Tabii ki birbirinden güzel ve rengarenk seramik eserlerden de satın alabilirsiniz.

Bu konuda bana yardımcı olan Çömlekçi Mahmut Usta dükkanındaki Ercan bey’e buradan bir kez daha teşekkür etmek isterim. Çömlekçi Mahmut Usta, Atatürk Caddesi üzerinde No:11 de giderseniz size de yardımcı olacaktır.

El sanatlarının merkezi olarak kabul edilen Avanos’ta Yeni yapılmış bir çömlek.

Ziyaretinizde, yalnızca yaya geçişine açık asma köprüden de geçmeyi ve Kızılırmak’ın tadını doyasıya çıkarmayı ihmal etmeyin.

Güray Yeraltı Müzesi

Dönüşte ziyaret noktalarımdan birisi de Güray Yeraltı Seramik Müzesi’ydi. Şehrin çıkışına doğru tabelalar ile yön bildirimleri göreceksiniz, bunları takip ederek müzeye ulaşabilirsiniz. Seramik müzesinin yanısıra, bu bölgede bulunan arkeolojik kalıntıların da sergilendiği bir müze yer altında sizi bekliyor olacak. Giriş ücretli. Ziyaretim sırasında kişi başı 5 TL idi.

Zelve ve Paşabağ

Avanos dönüşünü Göreme yolu üzerinden yaptım, Göreme’ye ulaşmadan önce sola, Zelve yoluna girerek, burada Zelve açık hava müzesine ve ondan hemen önce bulunan Paşabağ’a uğradım. Bu bölgeler Peri Bacaları’nın yoğun olduğu yerler. Zelve açıkhava müzesi girişi ücretli ve hemen ön tarafında bulunan otopark da ücretli ancak Paşabağ’da hem otopark alanı hem de ziyaret tamamen ücretsiz, bu bölgede peri bacalarının yanlarına kadar gidebiliyor hatta içlerine girebiliyorsunuz.

Göreme, Göreme Açık Hava Müzesi

Daha sonra tekrardan Avanos-Göreme yoluna dönerek Göreme’ye ulaştım. Göreme merkezi aslen otellerin bulunduğu küçük bir şehir görünümünde, buradan Göreme açık hava müzesine doğru bir kaç kilometre daha gitmeniz gerekiyor. Burada çok önemli görülecek yerler ve 7 adet kilise bulunuyor. Özellikle Hıristiyanlar için önemli bir bölge ve buraya Umre ziyareti gibi gelen gruplar oluyormuş. Girişin 20 TL olduğu bu müze önünde park sorunu da bulunuyor. Müze girişinin tam karşısındaki otopark çok küçük. Aracınızı ya aşağıda bırakıp dağların arasındaki bu açık hava müzesine doğru yol kenarından yürüyerek epey bir tırmanış yapacaksınız, ya da tam tersi, daha yukarılara aracınızı uygun bulduğunuz güvenli bir yere park edip yine yol kenarından aşağı doğru yürüyeceksiniz ki her ikisi de ciddi bir enerji gerektiriyor. Ben ikincisini tercih ettim. 

Uçhisar, Uçhisar Kalesi

Göreme ziyaretimin ardından Ürgüp’e gitmek için *Nevşehir yoluna doğru devam edebilirsiniz. (*Göreme açık hava müzesinden doğrudan Ürgüp yoluna bağlantı var. Eğer Uçhisar’a uğramak istiyorsanız bu yöne devam etmeden Göreme’ye geri dönmeniz ve Merkezden Nevşehir yoluna dönmeniz gerekiyor.) Bende böyle yaptım. Uçhisar’a da uğramak istiyordum. Nevşehir – Ürgüp yoluna doğru devam ederken Uçhisar sapağını göreceksiniz, buradan kısa bir mesafe yoldan ayrılarak Uçhisara ulaşabilirsiniz. Burada tamamen kayalardan oluşmuş bir kale bulunuyor kalenin içerisinden merdivenlerle en üstüne kadar çıkabiliyorsunuz ki burada panoramik bir bakış ile muhteşem bir manzara sizi bekliyor olacak. Giriş 3 TL. Kalenin önüne kadar aracınız ile gidebilirsiniz, park yeri yoğun da olsa şehrin içerisine doğru yol kenarlarına da aracınızı bırakabilirsiniz. Bu bölgeye gidip de bu kaleyi ziyaret etmeden dönmemenizi öneririm.

Kızıl Vadi

Uçhisar’dan tekrar Uçhisar-Göreme yoluna döndüm ve  oradan da Nevşehir – Ürgüp yoluna bağlandım. Artık Ürgüp’e dönüyordum ama güneş de batmak üzereydi. Bu bölgeye gelip de gün batarken Kızılvadi’ye uğramamak olur mu?

Nevşehir – Ürgüp yolunda  Ortahisar’ı geçtikten kısa bir süre sonra solda Kızılvadi’ye giden bir yol göreceksiniz. Tabelalarda Kızılvadi olarak görünmüyor, panoramik viewpoint şeklinde bir tabelayı takip ederek yüzlerce aracın gün batımını beklediği vadiye ulaştım. Buraya da giriş ücretli, araçtaki kişi başına 3 TL alıyorlar. Buradan yüzlerce kişi ile birlikte gün batımını izledikten sonra bu günkü son durağım olan Ürgüp’e otelime ulaştım.

Kızılvadi’den gün batımını izleyin.

Gökhan Yılmaz

Gökhan Yılmaz

Tüm gönderileri gör