Henüz görmemiş olanlar için hemen belirtmeliyim ki Viyana’yı görülecek şehirler listenize mutlaka eklemelisiniz. Tavsiye olarak ise kış aylarında, özellikle de benim gibi Ocak ayında gitmeyin, çok soğuk bir şehir. Benim 4 günlük ziyaretim sırasında 2 gün boyunca kar yağışlı idi, karın zevkini elbette almak isteyebilirsiniz ancak amacınız şehri gezmek ise soğuk size biraz zorluk çıkartabilir.
İstanbul Atatürk Havaalanı’ndan Onurair ile iki saat on dakikalık bir uçuş ile Viyana’ya ulaştık. Ülke saat dilimi bizden 1 saat geri olduğu için 10:30 gibi kalkan uçağımız yerel saat ile 11:40 gibi Viyana Uluslararası Havaalanı’na inmiş oldu.
Pasaport ve valiz işlemlerinin ardından terminal binasından ayrıldım. Ve şehre ulaşmanın yollarını araştırmaya başladım. Aslında gitmeden önce araştırma yapmıştım ama malumunuz yeni gittiğiniz bir şehirde kısa süreli bir şaşkınlık yaşıyorsunuz.
Taksi ve benzeri şehre servis yapan firmalar mevcut olmakla birlikte, havaalanı şehre oldukça uzak olduğu için, her zamanki gibi raylı sistem toplu taşıma aracı yani tren bağlantılarını araştırmaya başladım.
Şehre 2 ayrı firma tren ile ulaşım sağlıyor. Bunlardan birisi CAT olarak adlandırılan Express tren. Bu tren şehre 16 dakika içerisinde ulaşıyor ancak biraz pahalı. Yeşil renklerin hakim olduğu bu tren ve bilet satış ofisini istasyon girişinde sağda hemen fark edeceksiniz.
Diğer bir tren firması ise “Viyana Kart” “Vienna Card” da veren “WIENER LINEN”. CAT firmasının hemen yanında. Bu firmadan 24, 48 ve 72 saatlik tüm şehir içi metro ve tramvay ulaşımında geçerli kartı da alabiliyorsunuz. Ayrıca bu kart ile size bir katalok veriyorlar ve bir çok müzede ve bazı cafe ve mağazalarda size indirim sağlıyor. Ben 4 gün kalacağım için 72 saatlik bir kart aldım ve fiyatı da 21,90 euro idi. 4 gün için 3 günlük kart, baştan yeterli değil gibi gelse de öğlenden öğlene hesapladığınızda tam 72 saat ediyor. 🙂
Viyana Kart, havaalanından şehre ve şehirden havaalanına ulaşım için geçerli olmadığından, gidiş ve geliş olmak üzere ve Viyana Kartınızla birlikte kullanabileceğiniz ek bir bilet almanız gerekiyor. Bunu görevliye bildirerek gidiş için 2,20 euro ve dönüş için de 2,20 euro biletinizi almayı unutmayın.
3 gün tüm şehir ulaşımı ve ayrıca havaalanına gidiş geliş transfer tamamı için toplamda 26,30 euro ödeyerek ulaşım işini halletmiş oldum ki bence müthiş bir rakam bu. Müze indirimlerini saymıyorum bile. 🙂
Biletinizi aldıktan sonra hemen bilet satış bankosunun önünden aşağı doğru inen rampadan tren hattına doğru ilerleyebilirsiniz. Eğer CAT bileti almışsanız yine yemyeşil olarak dekore edilmiş merdivenlerden 3-4 hattına, Viyana Kart ve WIENER LINEN bileti almışsanız 1-2 hattına inmeniz gerekecek.
S7 olarak belirtilen tren ile şehre yaklaşık 30 dakikada ulaşabilirsiniz. Şehir ile ilk temas ve en çok kullanacağınız metro hatlarından U1 ile ilk kesişme Praterstern istasyonunda gerçekleşiyor.
Viyana Kart
Viyana Kartınızı ve gidiş tren biletinizi, trene binmeden önce aktive etmeniz gerekiyor. Peron girişinde küçük sarı kutular var, biletinizi ok yönünde bu kutulara yerleştirerek aktive edebilirsiniz. Aktive etmek, aslında bileti ilk kullandığınız zamanı bilet üzerine(biletin ucundaki beyaz kısma) yazmak anlamına geliyor ve 72 saatiniz bu anda başlıyor. Bir tek dönüş tren biletinizi aktive etmeyin o biletler 24 saat geçerli ve dönerken aktive etmeniz gerekli. Viyana kartın ön tarafında ise adınızı yazmanız gereken bir hane var.
Hiç bir teren ve metro hattında turnike ve benzeri bir kapı bulunmuyor, oldukça rahat bir şekilde metro ve trenlere binebiliyor ve aktarma yapabiliyorsunuz. Biletleri tren içerisindeki görevlilerin kontrol ettiği ve geçerli aktive edilmiş bir biletiniz yoksa ceza kestiği söyleniyor ancak 3 günlük süre içerisinde bana hiç bir görevli denk gelmedi.
Aslen ben otelinizi de bu bölgede almanızı tavsiye ederim. Ben böyle tercih ettim çünkü hem merkeze 3 istasyon mesafede hem de merkezdeki otellere göre epey bir ucuz. Ayrıca ünlü Viyana Dönme Dolabı ve Luna Park bu bölgede. İstasyonun hemen karşısında.
Tuna Nehri’nin Şehir Merkezinden geçen küçük bir kolu var.
Şehrin Merkezi, aslında oldukça geniş olan Tuna Nehri’nin içeri doğru girmiş daha dar bir kolunun kenarında. U1 hattı üzerinde bulunan Schwedenplatz istasyonu bu bölgenin tam nehir kenarına denk gelen istasyonu. Burada inip şehrin içine doğru yürüyebilirsiniz. Bir sonraki istasyon olan Stephansplatz istasyonu ise, şehrin en ünlü yapısı olan Stephansdom ya da Aziz Stephan Katedrali’nin bulunduğu meydan.
St Stephansdom Cathedral (Aziz Stephan Katedrali)
Şehrin en ünlü yapısı, katedralin içerisini ücretsiz gezebiliyorsunuz kulelerinden birisine de belirli bir ücret ödeyerek çıkabilirsiniz ancak ben bunu tercih etmedim. Katedralin yan tarafından kendinize bir fayton kiralayarak şehri turlayabilirsiniz. Ayrıca şehrin en ünlü iki caddesi bu bölgede.
Stephanplatz istasyonu ile Karlsplatz istasyonu arasında oldukça geniş olan Kartner Caddesi ve bu caddeyi henüz başında kesen Graben caddesini mutlaka gezmelisiniz. Sağlı sollu ünlü markaların bulunduğu mağazalar cafe ve restoranlar bu caddeler üzerinde ve en merkezi yerler buralar. Gece ayrı, gündüz ayrı güzel bu iki cadde.
Müzeler Şehri
Şehirde çok sayıda müze var, 3 günde hepsini gezmeye ne zaman yeter ne de bütçe 🙂
Ancak mutlaka gezmenizi önerdiğim 3 müze var.
- Madame Tissot Balmumu Müzesi
- Hofburg İmparatorluk sarayındaki Sisi Müzesi ve tabii sarayın kendisi
- Natural History Museum (Doğa Tarihi Müzesi)
Naturhistorisches Museum (Doğa Tarihi Müzesi)
Bu müzeyi özellikle ve en az yarım gün ayırarak gezin, çok büyük emekler ile hazırlanmış, doğaya ait mikroskobik canlılardan tutun da dinazorlara kadar, ilk insan atasından mamutlara kadar her şeyi bu müzede bulabileceksiniz. U3 ya da U2 metro hatlarından birisine binerek Volkstheater istasyonunda inerek müzeye ulaşabilirsiniz. İstasyonun hemen çıkışında üzerinde Museum Quarter yazan bina dikkatinizi çekecek, bu binanın tam karşısındaki büyük bina Doğa Tarihi Müzesi. Yapı çok büyük ve giriş için yolun karşısına geçip binanın arka tarafına dolanmanız gerekiyor. Giriş, 19 yaş altı için ücretsiz, öğrenciler için 5 euro, yetişkinler için 10 euro Viyana Kart ile 8 euro.
Prater, Lunapark ve Riesenrad Dönmedolap
Yazımın başında bahsettiğim Lunapark (Wurstelprater) ve yine Viyana’nın sembollerinden birisi olan Büyük Dönmedolap (Riesenrad), Prater ismi verilen ve çok büyük bir park alanı içinde bulunuyor. Praterstern istasyonunun hemen karşısından başlayan bu alan Ernst Happel stadyumunu da içerisine alarak oldukça uzun bir alanda devam etmektedir. U1 ve U2 hatları ile de bu parka ve Lunapark alanına ulaşabilirsiniz.
Kısa kısa faydalı bilgiler
- Şehir içinde ve yakın çevresinde dolaşan toplam 6 metro hattı var.
- Metro hatları bir çok noktada birbirleri ile kesişiyor ve aktarma mesafeleri çok kısa. Genellikle bir kat aşağıda ya da yukarıda.
- Kendinize havaalanından mutlaka bir merto haritası edinin.
- Metro hatları renkli ve kolayca ayırt edilebiliyor, örneğin U1 kırmızı, U2 mor.
- Merto hattına inmeden önce hangi yöne ineceğinizi anlamak için tüm istasyonların yazılı olduğu tabelalar size yardımcı olacaktır.
- Eğer bu tabelaları bulamıyorsanız o istasyon ilk istasyondur. Örneğin U2 için Karlsplatz istasyonu.
- Metro giriş ve aktarma kapıları arasında, kısacası hiç bir yerde turnike yok, geçişler serbest.
- İstasyonlarda metro kapıları otomatik olarak açılmıyor, araç durduktan sonra açma kolunu çekmek ya da düğmeli ise düğmeye basmak zorundasınız.
- Araç içerisinde iseniz ve düğmeli kapı ise, düğmeye araç durmadan da basabilirsiniz. Düğme rengi kırmızı olacaktır. Araç durunca da otomatik olarak yeşil olup kapı açılacaktır.
- Kollu kapılar tek tek açılıyor, yani yanınızdaki kapı kolu çekilip açıldığında sizin önünüzdeki kapı açılmayacaktır, sizin de kolu çekip kapıyı açmanız gerekli.
- Metrolarda değil ama Trenlerde kapı kollarını biraz sertçe çekmeniz gerekli yoksa açılmıyor.
- Metrolar 5 dakika ara ile geliyor, peronda metro görürseniz koşarak yetişmenize ve tehlikeye girmenize hiç gerek yok.
- Şehir çok pahalı, en basit hediyelik eşya olan magneti bile 3 euro’nun altında bulamazsınız, genelde 3,5 euro’nun üzerinde.
- Viyana’nın özellikle tatlı olmak üzere, hamur işleri çok meşhurdur. Bir pastahaneye uğramadan dönmeyin.
- Market ve perakende satış yapan yerler Pazar günleri 18:30, hafta içi 19:30 dan sonra kapanıyor. Tedbirli olun.
- Bu saatlerden sonra bir şeyler yemek isterseniz büfe, cafe gibi yerleri kullanabilirsiniz. Büfeler paket yapıyor, yanınıza alabilirsiniz. Bir de benzin istasyonları var tabii.
- Bazı kapalı alanlarda restoran ve cafelerde aksi belirtilmemişse sigara içilebiliyor. Masalardaki kül tablaları dikkatinizi çekecektir ve cafe ve restoran gibi yerlerin sigara içilebilinenlerinde sigara içilmeyen kısımları mutlaka oluyor. Siz yine de Sigara İçilebilir levhası bulunmayan yerlerde, masalarda kül tablası da yoksa sormadan yakmayın. 🙂