23 Nisan Resmi Tatili’ni, İstanbul’un ilk kurulduğu tarihi yarımadada değerlendirmeye karar verdim. Unkapanı’ndan sahil boyu dönerek, Yedikule’ye kadar uzanan ve İstanbul’un en eski yerlerini içeren ve ilk yerleşim yeri, etrafı surlarla çevrili tarihi yarımadanın büyük bir bölümünü yürüyerek gezdim. Toplam yürüdüğüm mesafe yaklaşık 17 km ve bu mesafeyi yürümeye gücünüz ve niyetiniz varsa size de tavsiye ederim.
Yukarıdaki resimde tarihi yarımadanın görülecek yerleri belirlenmiş, altta ise benim 17 km yolu yürürken geçmiş olduğum güzergahı görebilirsiniz. Yürürken geçirilen süre 3 saat civarı olmasına rağmen, eserlerin izlenmesi ziyareti sırasındaki duraklamaları da dikkate alırsanız 5-6 saati aşkın bir süre ayakta kalacaksınız. Buna hazırlıklı olun.
Gezime, Aksaray metro istasyonundan yürüyerek başladım.
Aksaray’dan Ordu Caddesini Takip ederek, Laleli üzerinden Beyazıt’a ulaştım, burada İstanbul Üniversitesi’nin tarihi ana kapısını görebilirsiniz.
Daha sonra Üniversitenin yan tarafından arkasına geçerek Süleymaniye Camisine ulaşabilirsiniz.
Burada Osmanlı Devleti’nin en güçlü Hükümdarlarından Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Türbesini ziyaret edebilirsiniz. Yine aynı bahçe içerisinde Hürrem Sultan’ın Türbesini bulacaksınız.
Süleymaniye Camisi’nden ayrıldıktan sonra Sahaflar Çarşısı’nın içinden geçerek tekrar ordu caddesine ulaşatım. Burada, tarihi Kapalı Çarşı’yı gezebilirsiniz. Kapalı Çarşı içerisinde, eğer çarşıyı iyi bilmiyorsanız kolaylıkla kaybolabilirsiniz. Bunun için ana kapılardan olan Beyazıt Kapısı’ndan girdikten sonra dümdüz aşağı doğru devam ederek Nuruosmaniye Kapısı’na ulaşabilirsiniz ve sağlı sollu dükkanları gezebilirsiniz, bu ana caddeye bakan diğer sokaklara da girerek ziyaretinizi sürdürebilirsiniz ancak daha da derinlere ineyim derseniz kaybolmanız işten bile değil. Neticede elbette sora sora bir yerlere çıkmanız mümkün olacaktır ama epey bir vakit kaybedersiniz.
Kapalı Çarşı ziyaretimi bitirdikten sonra, Çemberlitaş’ı geçerek Sultanahmet Meydanı’na ulaştım. Burada, Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı gibi mekanları ziyaret edebilirsiniz. Ayasofya’nın arka tarafına geçerek Topkapı Sarayı’na ulaşabilirsiniz.
Aslen Topkapı Sarayı için bir tam gün ayırsanız bile abartmış olmazsınız ama benimki hızlı bir tur idi bu nedenle saraydan ayrılarak, sarayın dış duvarına komşu tarihi evlerin bulunduğu Soğukçeşme Sokak’tan Gülhane Parkı’na indim. Gülhane Parkı’nı dönerken ziyaret ederim düşüncesi ile Sirkeci’ye doğru devam ettim.
Sirkeci ve Eminönü’nde görülecek pek çok yer var, bunlardan başlıcaları ise Tarihi Mısır Çarşısı, Tahtakale, Yeni Camii, Galata Köprüsü ve İskeleler Bölgesi. Galata Köprüsü’nün altında ya da İskeleler Bölgesinin yanına bağlı teknelerde balık yiyebilirsiniz. Yine o bölgede bulunan meşhur turşuculardan turşu yiyebilir mis gibi deniz kokusu ve Vapur Siren seslerinin arasında muhteşem zaman geçirebilirsiniz. Yeni Camii meydanına komşu kafelerde kahve ya da çay içebilirsiniz.
Dönüşte Sirkeci Garı’nın yan tarafından sahilden Gülhane Parkı’nın arka kapısına ulaştım. Parkın içinden geçerek tekrar ön kapıya buradan da geldiğim yoldan Sultanahmet Meydanı ve yine Ordu Caddesi Üzerinden Aksaray’a ulaşarak gezimi sonlandırdım.
İstanbul’un Lale Zamanı’na denk geldiğim için, özellikle Gülhane Parkı’nın içi muhteşem, renkli bir lale ve çiçek şöleni gibiydi. Ayrıca size, hem dinlenmek hem de İstanbul Boğazı’na nazır bir tepede çay içmek için, Gülhane Parkı’nın sahil kapısından girer girmez sol tarafta, tepede bulunan çay bahçelerini ziyaret etmenizi öneririm. Çayı burada 2 kişilik, 4 kişilik ve benzeri büyüklüklerde semaver ile veriyorlar.
Gökhan Yılmaz 29 Nisan 2014
Yeteri kadar açıklayıcı faydalı bilgiler için teşekkür ederim.
Fayda sağlayacaksa ne mutlu, ben de teşekkür ederim.